30 Kasım 2012 Cuma

Akya Balığı

AKYA
Lichia amia,Gabelsmakrele,Liche n‚-b‚

Kuzu, Çıplak, Leka ve İskender Balığı olarak da anılır. Genelde 50 - 100 cm, en çok 180 cm. ve 60 kg. ağırlıkta olabilir. Yumuşakçalar, kabuklular ve küçük balıklarla beslenerek dipte kıyılara yakın küçük sürüler halinde dolaşır. Canavar balıklardandır, çevresindeki balıkları yok edercesine yer. Geçmişte çok avlanılması nedeniyle neslinin tükenme tehlikesi vardır. Korunması gerekir.

Pişirme Biçimi
Izgara (fileto veya şis), tava, çorba, yahni

Dönem
Yaz ortasından itibaren. Özellikle temmuz-eylül arası

Güçlü, mücadeleci ve günümüzün nadir yakalanan balılarından akya, yöresel olarak çıplak, kuzu balığı, leka ve bazen de iskender balığı gibi isimlerle de anılır. Yabancı kaynaklarda leerfish, (İng., ABD), lichia (Alm.), lichi amie (Fra.), palomide (İsp.), litsa (Yun.) gibi isimlerle bulunabilir. Vücudu elipse yakın yanlardan basıkdır. Sırtı mavi veya yeşil-kahverengi, yanal çizginin altı parlak beyazdır. Gençlerinde yanlarda kahverengimsi bantlar bulunabilir. Vücuduna çok iyi işlemiş küçük pulları vardır, bu pullar o kadar iyi işlemiştir ki balık sanki pulsuzmuş gibi durur, bu nedenle de çıplak denilir hatta bazen pulsuz olarak da anılır; kafasında pul bulunmaz. Sırt yüzgeci çifttir birinci sırt yüzgeci alışılmışın dışında sekiz dikenden oluşur ve bu dikenlerin başa yakın olan birincisi ileri dönüktür; bu dikenler sularımızdaki benzer diğer balıklardan ayırıcı özelliklerinden biridir. İkinci sırt yüzgegi ile anal yüzgeci hemen hemen aynı hizadan başlar.İkinci sırt ve anal yüzgeçlerinin uzantıları siyahımsıdır. Bu siyahlık diğer yüzgeçlerinin (yan ve kuyruk) uçlarında da görülebilir. Kuyruk yüzgeci çatal şeklindedir. Çok gelişmiş sırt ve anal yüzgeci ile akya su içinde çok hızlı hareket eden, sert manevralar yapabilen çevik bir balıktır. Kafası ve ağzı büyüktür, alt çene üste göre daha uzundur; gözleri normal boydadır. Ağzında zımpara kağıdı gibi dişler vardır, bunlar takım kesmese de ciddi şekilde yıpratır; ayrıca dilinde ve damağında avı tutucu geriye dönük dişler (vomer) bulunur. Akyanın belirgince görülen yanal çizgisi en büyük ayırd edici özelliklerindendir. Göğüs yüzgecinin ucuna kadar sırta paralel giden çizgi bu noktada sert bir eğimle karna doğru göğüs yüzgecinin altına kadar iner, tekrar yükselen çizgi kuyruğa kadar düz olarak gider.

Kıyıcı, yani çok yırtıcı bir balıktır. Lüfer gibi önüne gelen her balığa saldırır yemese de öldürür. Başlıca gıdasını küçük balıklar oluştursa da kalamar ve hatta iri karideslere de saldırır. Nadiren de olsa iri bütün canlı karidesle yemlenmiş başka balıklara atılan takımlara da çıktığı olur. Yapı itibarı ile lüferi andırdığından özellikle İstanbul balıkçı esnafı akyayı kofananın irisi diye satar. İkisini de balık olması dışında pek alakası yoktur tabii; aslında carangidae familyası üyesi olarak istavritin daha yakın akrabasıdır. Balıkçı esnafının bu yaklaşımını ilk olarak rahmetli Sıtkı Üner’in kitabında okumuştum, iki yıl kadar önce de ilk defa yaşadım. Türkiye’ye geldiğim bir dönemde üniversiteden arkadaşlarla buluşmak üzere Kumkapı’da sözleştik ben önceden gidip balık hali önündeki balıkçı tezgahlarını gezdim. Baktım bir tezgahta 4-5 kiloluk bir akya var, daha vakit de var, tezgaha yanaştım sonra balıkçı esnaf ile aramızda şuna benzer konuşmalar geçti “ne balığı bu?”, “akya abi vereyim mi, çok lezzetlidir”, “yapma ya nerede yakalanıyor bunlar?”, “abi, bu var ya lüferin büyüğü abi aynı balık bu, ızgarası çok iyi olur”, “yok yaa, bu kadar büyük lüfer olur mu”, “abi olmaz mı kofana oluyor sonra böyle oluyor, sen nasıl yapıcan abi söyle ona göre keseyim”, “ama ben daha çok istavrite benzettim”, adam güldü, “abi sen bu işi bilmiyon, bak gel vereyim sana bunu, at ızgaraya anlayacaksın lüfer olduğunu”, biraz daha vakit doldurma muhabbetinden sonra ben tabii ki almadam gittim ama o akyayı lüfer diye alan oldu mu acaba.
Genelde küçük sürüler halinde dolaşır ve yemlenirler, büyük yetişkinler yalnız gezme eğilimindedir. Yurdumuzda üremeleri Nisan ortalarından Haziran sonuna kadar bahar boyunca sürer. Ortalama ömürleri 14 yıl kadardır. Yurdumuz sularında 1 metre boy ve 30-35 kilo ağırlıktan fazlasına pek rastlanmasa da diğer denizlerde 2 metre boya ve 60 kilo ağırlığa kadar çıkarlar. Geçmiş dönemlerde özellikle Ege ve Akdeniz’de profesyonel balıkçılar tarafından yasak zamanlarda, gece kuvvetli ışıklarla balığı kabartmak gibi yasak yöntemlerle aşırı avlanması sonucu sayıca çok azalmıştır. Özellikle Ege’de sahil güvenliğin çabaları ile bu durum bitmese de azalmış ama akya sayısında önemli bir artış da olmamıştır.

NERELERDE BULUNUR:

Akya sadece yurdumuz sularına özgü değildir. Batı hint okyanusu, Atlantik okyanusu, Arap denizi ve Basra körfezinde de rastlanır. Genelde yaşadığı sularda 50 metreye kadar derinleri iri kırmalık taşlık dipleri tercih etse de; yemlenmek için kıyılara sığlıklara sokulur ve yine kırmalık, taşlık dipli akıntı altı kıyılarda sıkça rastlanır. Çoğu zaman denize dökülen nehirlerin deltalarında acı sulara da girerek buradaki yavru balıklarla yemlenir. Kısaca yavru balıkların bolca olduğu taşlık, kıyının denize dikçe indiği, akıntı alan veya sakin koylar, dere eğızları kıyıdan akya avlamaya çalışan meraklılar için uygun yerlerdir. Kıyılarda oturup denizi seyredenler veya balık avlamaya çalışan amatörler zaman zaman küçük balıkların arasına fırtına gibi dalan suları sıçratarak, yavru balıklara saldıran iri balıklar görebilirler. Bu balık eğer barakuda gibi kolayca ayırt edilebilen bir balık değilse genelde akya veya yakın akrabaları yaladerma ya da sarıkuyruktur. Bu saldırılarda sık sık birden çok balığa rastlanır. Kıyılara sokulup saldırdığı zamanlarda o civarda atıp çekme ile avlanan veya yemli takımlarını suya bırakmış amatörlerin oltalarına da vurup yakalanırlar. Buradan şunu anlıyoruz ki akya kıyıdan da canlı yemli bırakma, şamandıralı takımlarla veya atıp çekme ile de yakalanabilir. Mesela bu yandaki 3,5 kiloluk balık gibi. Buna ava giden avlanır denir.

AVLAYALIM:

Akya avı da doğal yemlerle veya suni yemlerle yapılan olmak üzere iki ksıma ayrılabilir. Ancak bu sistemler o kadar iç içe girmiştir ki atıp çekme dışında sadece yapay yem veya sadece doğal yem kullanılan sistemdir diye ayrılabilecek bir yöntem yoktur. Bu nedenlu ayrım yapmadan yöntemleri sıralıyoruz.
Yine de bundan önce akya için ne yem kullanılır ona bir bakalım. Akyanın yemi tabii ki akyem sınıfından sayılan balıklardır. Zargana, iri istavrit, iri sardalya, uskumru, kolyoz, kefal, ilarya, sarıkanat, lüfer gibi balıklar canlı veya sürütmede bütün ölü olarak kullanılabilir. Yaprak veya tekgöz kesilmiş yemler de sürütmede kullanılsa da canlı veya bütün ölü yemler kadar başarılı olmazlar. Tabii canlı yemin yerini de hiçbiri tutmaz. Ölü bütün veya canlı kalamar da özellikle Akdeniz’de sürütme de akya için başarılı olan bir yemdir.Alıntıdır
Akya Yemekleri İçin Buraya Tıklayınız.

0 yorum:

Yorum Gönder